Silvan ilçesinde, kuyumcu Ömer Toptemiş’in iş yerini soymak için Nezif Kaçkin, arkadaşları Eyüp Kara ve Şaip Demirel ile 2 ay boyunca plan yaptı. Kaçkin, geçen yıl 28 Eylül’de Toptemiş’i, otomobilini satın alma mazeretiyle aracı test etmek için gittikleri Batman’da tabancayla 3 el ateş edip öldürdü, cesedini de Batman Çayı’nın kenarına attı. Birebir arabayla ilçeye dönen Kaçkin, aracı Cami Mahallesi’nde, kapıları açık halde terk edip ayrıldı. Kaçkin, başka şüpheliler Eyüp Kara ve Şaip Demirel ile buluşup, pak elbise istedi.
Mahallelinin arabası fark edip, polise haber verdi. Gelen polis takımının yaptığı incelemede, koltuklarda kan ve ön camında kurşun izine rastlandı. Kuyumcu dükkanı çalışanı A.E., en son kendisiyle görüldüğü gerekçesiyle, telefonla aradığı Nezif Kaçkin’e, Toptemiş’in ‘kayıp’ olduğunu, arabasının yakın bir mahallede terk edilmiş bulunduğunu söyleyip, kuyumcuyu görüp görmediğini sordu. Bunun üzerine arabanın bulunduğu alana gelen Kaçkin, olaydan habersiz üzere davrandı. Kaçkin, burada polis tarafından gözaltına alındı. Kaçkin’in telefonundaki incelemede de toplumsal medya mesajlaşmalarından Eyüp Kara ile Şaip Demirel’in de olayla bağlantılı olduğu tespit edildi. Şüpheliler, ‘Birden fazla kişi tarafından silahla yağma ve teşebbüs, bir kabahati gizlemek yahut diğer bir hatanın kanıtlarını gizlemek ya da yakalanmamak emeliyle öldürme, tasarlayarak öldürme’ hatasından tutuklandı.
Batman Cumhuriyet Savcılığı’nın hazırladığı iddianameyle Batman 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Müebbet mahpus cezası istemiyle hazırlanan iddianamede, şüphelilerin birkaç hafta boyunca kuyumcu dükkanını gözetleyerek keşif faaliyetlerinde bulundukları, kuşkulu Nezif Kaçkin’in maktulle yakınlaşmak hedefiyle arabasına talip olup olaydan evvelki birkaç hafta boyunca gram altın alma mazeretiyle kuyumcu dükkanına gelip gitmeye başladığı, satın almak istediği araç için maktule 5 bin TL kapora verdiği sırada kasanın anahtarını maktulün üstünde taşıdığını öğrendiği, maktulden kendilerini Malabadi tarafına aracıyla bırakmasını isteyip tenha bir yere götürdükten sonra başına silah dayayıp kasanın anahtarını istemeyi, istekli olarak vermezse öldürüp anahtarı alarak Eyüp’e haber vermeyi, Silvan’a dönüp dükkana girip kasa anahtarıyla kasadaki paraları ve altınları çalarak Nezif Kaçkin’in üniversiteyi kazandığı Artvin’e kaçmayı planladıkları belirtildi.
KAN ÖRNEKLERİ UYUŞUNCA YAKAYI ELE VERDİ
Bu ortada, Nezif Kaçkin’in Cumhuriyet savcısı ve polisin dikkati sayesinde yakalandığı ortaya çıktı. Cinayetin akabinde terk edilen aracın yanına gelen Kaçkin’in ayakkabı ve kolundaki kan izleri fark edilince gözaltına alındığı tabir edildi. İncelemede, Kaçkin’in üzerindeki lekelerle Toptemiş’ten alınan kan örneğinin birebir olduğu belirlendi.
‘İŞİN UCUNDA 8 MİLYON LİRA VAR’
Nezif Kaçkin’in telefon incelemesinde, olaya yardım eden Şaip Demirel ile toplumsal medyadaki yazışmaları da ortaya çıktı. Yazışmalarda, Nezif Kaçkin, “Şimdi bana kararını söyle, ben de ona nazaran hareket edeyim, bak ben sıkıyorum diye yarın öbür gün temizsiniz manasına gelmiyor, en ufak bir şey olursa hepimiz cinayet soygundan yargılanırız” diye ileti atarken, Şaip Demirel ise “Valla sana başta diyecektim zati, Eyo’da iş yok, sen de kimseye itimadın yok, hakikat mu, ondan sana demedim bu işte yokum Apo” karşılığını verdiği belirlendi. Nezif Kaçkin, daha sonra, “Olmaz, en başta deseydin uğraşmazdık, artık geri dönüşü yok, buraya kadar gelmişiz. Sorun sıkmaksa onu da ben yapıyorum, siz kaygı etmeyin, 8 trilyon para var ucunda, ufak şeylerin peşinden koşup kahve köşelerinde sürünmeye gerek yok, alırsın hissesini üç yahut dört ay ortalıkta gözükmezsin, sonra otur işine gücüne bak, Eyo’da iş yok diyorsun ya Eyo bize en güç olanı halletti” diye bildiri attığı, Şaip Demirel de “Doğru diyorsun Apo” karşılığını verdiği saptandı.
Davanın birinci duruşması 6 Haziran’da görüldü. Mahkeme, şüphelilerin telefonlarındaki inceleme raporlarının istenmesi, görgü şahitlerinin dinlenmesi ve kuvvetli cürüm kuşkusunu gösteren öbür kanıtların bulunması için şüphelilerin tutukluluk hallerinin devamına karar verip, duruşmayı 17 Ağustos’a erteledi.
‘EMSAL BİR CEZA İSTİYORUM’
DHA muhabirine konuşan, kuyumcu Ömer Toptemiş’in eşi Ayşegül Toptemiş, şüpheliler için emsal ceza istediğini belirterek, “3 kişi plan yapıyorlar ve eşimin itimadını kazanarak, eşimin ne kadar onlara güvendiğini bilerek, onun inancını sarsarak bu türlü bir şey yapıyorlar. Yalnızca soygun gayelidir. Eşimle diğer rastgele bir diyalogları yok. Eşimin inancını kazanmak için birkaç kez gidip gram altın da alıyorlar. Ondan sonra eşimin kendi otomobilini satmayı istediklerini düşündükleri için ona o denli bir teklifte bulunuyorlar, ‘ben alacağım’ diye fakat tabi eşim birinci başta güvenmiyor. Bu adam eşimi ikna ediyor ve test sürüşüne gitmek isterken, orada eşime bu caniliği yapıyorlar. Yalnızca soygun için öteki şahsî hiçbir şey yok. Onlar şu anda hayatımın ve bütün hislerimin rengini aldılar benden. Bana 4 tane çocuk mirasını bıraktılar. Her kapı çalışında benim çocuklarımın kapıya ‘Baba’ diye gidişleri, onların yaşadığı hayal kırıklığı, onlara hayat kırıklığı olsun ve onlar gün yüzü görmesinler. Çocuklarıma meyve aldığımda, ‘Benim babamın aldıklarının tadı daha güzeldi’ diyorlar. Ben o eksikliği dolduramıyorum. Çocuklarımın eksik yanını Allah’a havale ediyorum. Hepsi hatası birbirlerine attılar. Üçü de şu an tıpkı durumda. 17 Ağustos’a ertelendi. Benim çocuklarıma itimat ve adalet borcum var. Çocuklarıma daha inançlı bir ortam sağlamak için, emsal bir ceza istiyorum ben. Katiyetle emsal bir cezanın olması lazım. Aslında onlar benim eşimi cennet bahçesine gönderip, kendilerine de cehennemin tabanını uygun gördüler. Aslında adalet budur ancak bu dünyadaki adaleti de istiyorum. Çocuklarımın bir tek gözyaşı onların ömür uzunluğu orada kalmalarına bedel bile değildir. Onlar o çocukların her bir gözyaşına kurban olsun. 4 çocuğumun her bir gözyaşı onların cehennem odunu olsun” dedi.
