Bu kadar stresli bir gün yaşayacağımızı kimse tahmin edemezdi. Düşünsenize daha oynamadan bütün otoriteler “Türkiye yüzde 98 tur atladı” diyordu. “Türkiye en kötü berabere kalır, diğer maçın sonucuna bakmadan 2’nci olur” deniyordu.
“100 maç oynansa Gürcistan güçlü rakibi Ronaldo’lu Portekiz’i belki bir kere yener” diyorlardı. Gürcistan öyle bir sürpriz yaptı ki, rakibini 2-0 gibi net bir skorla geçerek tüm dünyanın dikkatlerini üzerlerine çekti.
A milli takım ise az kalsın 10 kişi kalan Çekler’e yenilip sonuncu sırayı alacaktı ve asıl sürprizi yapacaktı. Neyse ki sahneye Cenk çıktı ve hepimizi rahatlatan o golü atarak, Çekler’e Türkiye’nin asla kolay lokma olmadığını bir kere daha gösterdi.
Çok erken kırmızı kart gören Çekya ilk yarı oyunu dengelemek adına kalemize fazla gelmedi ama ikinci yarı rakibin 10 kişi kaldığına inanmak biraz zordu. A milli takım aslında ideale yakın bir kadroyla sahadaydı ama yine de defanstan çıkma, topu ileri uçtaki oyuncularla buluşturmada sıkıntılar yaşadı.
Birkaç kişisel beceri ile atılan çalımlar kale önünde kolayca sönüyordu ve oyuncularımız kendilerini yormaktan başka bir şey yapmıyor gibiydi. Özellikle Arda’nın en çabuk yorulan, top ayağındayken en az turbo tuşuna basan oyuncu olması herkesi düşündürdü.
Ferdi ve Barış bitmek bilmeyen enerjileriyle maçın gerçek kahramanlarıydı diyebiliriz. Fakat golleri atan Hakan ve Cenk’in bu takıma ne kadar faydalı olabilecekleri, tecrübeleriyle sahadaki genç oyunculara cesaret vermeleri ve oyuna ağırlıklarını koymaları gözlerden kaçmadı.
Bundan sonra A milli takım eleme turlarında nereye kadar ilerleyebilir bilemiyoruz. Takım birlikte oynadıkça daha iyi top yapmaya başladı ama yeterli değil. Zaten rakip 10 kişiydi oyundan düşmeye başladılar ki biz iyi oynuyor gibi göründük. Daha ciddi rakipler tam kadro karşımızdayken bize bu kadar boş alan bırakmayacaklar.
Abdülkerim dönecek, defans biraz daha toparlanacak ancak tek sıkıntı Hakan’ın Avusturya maçında cezalı duruma düştüğü için oynamayacak olması. Kalede Mert çok önemli kurtarışlar yaptı. Bundan sonraki maçlarda kaleci kim olur diye konuşmaya gerek kalmaz diye düşünüyorum. Mert Müldür ve Barış’ın özellikle ikinci yarıda sağ kanattaki uyumu, Kenan’ın rakip alanda topla çok rahat ilerleyebildiği, Kerem’in oyuna girince oyunu nasıl hızlandırdığını, Samet’in ise orta şekerli oynadğını ancak hâlâ istenen düzeyde olmadığını da gördük.
Hele son anlarda topla ilerlemeye çalışırken topu rakibin ayağına bırakmasını yorgunluğa bağlayalım. Avusturya maçına 6 gün var.
Diri ve inanmış bir takımın baş edemeyeceği rakip yok, bkz. Gürcistan. Tebrik edelim ama önce biz iyi hazırlanarak turları geçip yarı finali ve “neden olmasın” finali görelim.