Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin (ODTÜ) verilerine göre, Marmara Denizi’nin ilk 30 metrelik tabakasında Karadeniz suyunda oksijen değeri litrede 8-9 miligram olarak ölçülürken, Akdeniz suyunda bu değer 1 ila 2 miligrama düşüyor. Denizin tabanından itibaren 300 metreye kadar olan tabakada ise oksijen değeri 1 miligramın altına düşüyor. Bu durum, deniz ekosistemi için büyük bir tehdit oluşturuyor.
EŞİK DEĞERLERİN ALTINA İNDİ
1980’lerde litrede 2 miligramın üzerinde seyreden oksijen değerleri, bugün litrede 0,5 miligramın altına inmiş durumda. Oksijenin azalmasının temel nedenlerinden biri de kirlilik. ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Yücel, özellikle dip sulardaki oksijen seviyesinin son 30-35 yılda eşik değerlerin altına indiğini belirtiyor.
KÖTÜ KOKU, RENK DEĞİŞİKLİĞİ, ENFEKSİYON
Oksijen seviyesinin azalması, balıkların ve zooplanktonların yaşamını olumsuz etkiliyor. Aynı zamanda Marmara’ya ait canlıların yaşam alanları da daralıyor. Bu sürecin devam etmesi halinde denizde çürüyen organik tabakaların oluşabileceği ve kötü koku, renk değişiklikleri ve enfeksiyon riski gibi olumsuzlukların yaşanabileceği ifade ediliyor.
ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu, Marmara Denizi’nin Akdeniz ve Karadeniz sularının geçiş noktası olması ve sosyoekonomik açıdan önemli bir bölge olduğunu vurguluyor. Ancak denizdeki artan kirlilik, balıkçılık baskısı ve iklim değişikliği gibi faktörlerin denizin sağlığını ciddi şekilde tehdit ettiğini söylüyor.
ZARARLI ALG PATLAMALARI
Yaşanabilecek en kötü senaryonun gerçekleşmemesi için tüm arıtma sistemlerinin bir an önce ileri arıtmaya geçmesi ve denize akan 11 nehrin temizlenmesi gerektiğine dikkat çekiliyor. Aksi takdirde müsilaj, denizanası sayısında artış ve toksik gazlar çıkaran zararlı alg patlamaları gibi olayların daha da artacağı uyarısında bulunuluyor.
Marmara Denizi’nin ekosisteminin korunması için acil önlemlerin alınması ve kirlilikle mücadele edilmesi, bölgede yaşayan canlıların ve ekonomik aktivitelerin sağlığını koruyabilmek adına büyük önem taşıyor. Bu çabalar olmadan, Marmara Denizi’nin geleceği ciddi bir tehdit altında kalıyor. (AA)