Marmara Denizi’nde son zamanlarda yaşanan depremler, beklenen büyük İstanbul depremi yaklaşıyor mu? sorusunu akıllara getirirken, Bilim insanı, Yüksek Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan SÖZCÜ’ye yaptığı açıklamada depremin maddi boyutuna değindi.
“Yok, İstanbul önünde, arkasında bilmem kaç büyüklüğünde deprem olursa ne kadar etkiler, ne kadar etkilemez önemli olan bunlar değil” diyen Ercan, asgari ücretin en az 40 bin lira olmadıkça devam eden depremlerin adının “Ölüm” olacağını vurguladı.
“BİR KİŞİYE 15 BİN LİRA MAAŞ VERİRSEN…”
Bugünlerde asgari ücretin 15, 17 ya da 20 bin lira olmasının tartışılmasının bile bu konuya çok ters olduğunun altını çizen Övgün Ahmet Ercan, “Bu parayla geçim sıkıntısı çeken adama karşı 145 bin lira maaş alan bir milletvekili ‘geçinemiyorum’ diyor. Bir üniversite profesörü olarak ben 30 bin lira maaş alıyorum, ‘yetmiyor’ diyorum. Türkiye ölçeklerinde bir kişinin depreme dayanıklı bir binada oturabilmesi, o evi kiralayabilmesi için o evin maliyeti 15-20 bin liradan başlıyor. Bu gerçekler orta yerdeyken, bir kişiye 15 bin lira maaş verirsen depremden kendisini nasıl koruyabilir, bana söyleyebilir misiniz?” dedi.
“ASGARİ ÜCRETİN EN AZ 40 BİN LİRA OLMASI GEREKİYOR”
Kahramanmaraş depreminde bir kişinin ölmesinin maliyetinin Türkiye Cumhuriyeti’ne 2 milyon 250 bin dolara mal olduğunu da sözlerine ekleyen Prof. Dr. Ercan, “Bir kişinin ölümünün bu kadar maliyetinin yüksek olduğu bir ülkede ki, bu ülkenin çoğu asgari ücretle geçinen bir toplumdan oluşuyor, ölmesi için 15 ya da 17 bin lira parasını nasıl dikte edebilirsin? Bunlar kendi içinde çelişiyor. Dolayısıyla bir kişinin kendisini depremden koruyabilmesi için asgari ücretin bu ülkede en az 40 bin lira olması gerekiyor. O da en az diyorum” diye konuştu.
“DEPREM HER ZAMAN DAR GELİRLİ YA DA YOKSULLARIN SORUNUDUR”
Depremin her zaman yoksulların sorunu olduğunu söyleyen Ercan şöyle konuştu:
“İşin gerçeklerini söylüyorum. Olay hep böyle oldu ve böyle gidiyor. Ben 1970’den bu yana sürekli deprem bölgelerine gidiyorum ve yıllardır da açıklama yapıyorum. Deprem her zaman dar gelirli ya da yoksulların sorunudur. Hala da böyle olmaya devam ediyor. Şu andaki bu asgari ücret deprem için bir kıyımdır.
Konuşulacak konular bunlar. Yok, İstanbul önünde arkasında bilmem kaç büyüklüğünde deprem etkiler mi etkilemez mi bunlar değil. Konuşulacak asıl konu bunlar. Bakın Kahramanmaraş depremi geçirmemizin üzerinden neredeyse bir yıl geçti.
İnsanlar hala konteynerlerde oturuyorlar. Bir ülkenin ekonomisini 120 milyar dolar göçertti. Bunun altında bir ülke nasıl kalkabilir. Demek ki ülke dengeli bir gelir düzeyine ulaşmak zorunda.”
“MERKEZ BANKASI MÜDÜRÜ DE DERT YANIYOR”
140 bin lira alan bir Merkez Bankası Müdürünün de aldığı ücretin yetmemesinden yakınmasının ne kadar acı gerçek olduğunu da belirten Övgün Ercan, “Eğer Merkez Bankası Müdürü ‘aldığım maaş yetmiyor’ diye şikayet ediyorsa bu ülkede asgari ücretin nasıl 15-17 bin lira olması pazarlığını yaparsın? Olay burada kilitlenip kalıyor. Ekonomi düzelmeyip bireysel gelir artmadıkça depremler sorun olmaya, adının da ölüm olmasına devam edecekti” dedi.