İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) hızlı tarama yöntemiyle analiz edilen riskli yapı grubunda olan binaların yıkımına 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin yıldönümünde, İstanbul’da can kaybı ve yıkım yaşanan tek ilçesi olan Avcılar’da devam edildi.
“D Sınıfı – Yüksek Riskli Yapı” grubu içerisinde yer alan Avcılar’daki binaların yıkımına Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli ve İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Buğra Gökce de katıldı.
1999’UNCU RİSKLİ BİNA YIKILDI
Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli “Avcılar’da kentsel dönüşüm kapsamında yıkacağımız, 1999’uncu bina. Ve hemen akabinde yıkımlar sürecek. Yıkılan binada 17 daire bulunuyordu. 70 kişi yaşıyordu. 70 kişi riskli bir yapıdan çıktı ve güvenli yerlerde yaşamaya başladı. 1999 binayı düşündüğümüzde bu sayılar 100 bine yaklaşıyor” dedi.
“TABUTLARINDA YAŞIYORLARDI”
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Buğra Gökce, Avcılar’da 4 yüksek riskli binanın yıkımının gerçekleştirileceklerini belirterek “Bu dört binalarda 250 vatandaşımızın canını kurtardık. Belki çok küçük gelebilir. Ama bu 4 binada yaşayan 250 vatandaşımız eğer geçtiğimiz günlerde bir deprem olsaydı büyük ihtimal canlı çıkmaları zor olan evlerde oturuyor. Tabutlarında yaşamak zorundaydılar” dedi.
6 Şubat depremlerinin ardından talep patlaması yaşanan hızlı tarama testleri sonucunda ilk etapta 9-10 bin kişinin yaşadığı 318 binanın durduğu yerde yıkılacak durumda olduğunu belirten Gökce bu binaların 100’ü aşkının yıkıldığını söyledi.
Yapılan hızlı tarama testleri sonucu ortaya çıkan güncel rakama gören İstanbul’da şu an bin 500 civarında durduğu yerde yıkılacak bina bulunduğunu belirten Gökce “Bu binaların içinde yaşayan vatandaş sayısı az buz değil. 1500 binada yaklaşık 50 bin vatandaşımız yaşıyor. Dolayısıyla bu binaları yıkmanın ne anlama geldiğini Kahramanmaraş merkezli depremlerde resmi rakamlara göre kaybettiğimiz can sayısına yakın canı kurtarmaya çalıştığımızı ifade etmek istiyorum” dedi
“TALEPTE BÜYÜK AZALMA OLDU”
6 Şubat depremlerinin ardından hızlı tarama testine İstanbul’da başvuran kişi sayısında çok büyük bir azalma olduğunu da ifade eden Gökce “ Artık çift haneli rakamlara düştü. 6ı Şubat’tan sonra bir günde 22 bin başvuru aldığımız bir gün de olmuştu. Vatandaşımız artık binasının taratılmasına ilişkin istekten vazgeçmiş görünüyor. Çünkü dönüştürebileceğine ilişkin bir kaynak ve güvence de kalmadı. Kendini ekonomik anlamda rahat görmüyor. Depremin sıcaklığı geçtikten sonra, psikolojik olarak da daha az hassasiyet gösterir hale geliyoruz” dedi.
“PLANLARA UYULMADI”
Gökce, 17 Ağustos Marmara Depremi’nin ardından çok sayıda plan, proje yapıldığını ancak bu kararlara uyulmadığını da vurguladı. Eski İBB Başkanı Kadir Topbaş döneminde yapılan İstanbul Metropoliten Planı’nda İstanbul’un nüfusunun 10 milyonda kalmasının, bazı işlevlerinin çevre illere dağıtılmasının kararlarının alındığını aktaran Gökce, şöyle devam etti:
– İstanbul o günden bugüne 2 katı büyüdü, nüfusu 16 milyona çıktı. İstanbul’u bu kadar büyütüp, metreküplerce beton döküp çok daha fazla alanı imara açıp çok daha fazla yeni yapı yapmış olmamıza rağmen hala bugün deprem riskini konuşuyoruz. Demek ki yeni yapı yaparak, yeni alanları imara açarak, askeri alanları, yeşil alanları imara konu edip dezavantajlı vatandaşlarımızın ihtiyacı olan sosyal konutları üretmek yerine bu alanlarda yatırım amaçlı üçüncü, beşinci konutları üretip, bu alanları imara açmanın deprem güvenliğini sağlamaya bir faydası yok.
– Bu alanlar birilerinin zenginleşme aracı olarak kullanılacak alanlar da değil. Ancak geçtiğimiz 20 yılı İstanbul’u daha fazla yoğunlaştırmak üzere tükettik. Finans Merkezi’ni bile başkent Ankara’dan İstanbul’a taşıdık. Böyle bir ortamda yeni bir yapının temelini atarak değil, o ihmal ettiğimiz, riskli yapı stokunun tek tek eksiltildiği, dirençli hale getirildiği yapıların yıkıldığı bir gün olarak tarihe geçmesini istedik.
“MALİYET ALTI AYDA İKİ KATINA ÇIKTI”
Gökce bugünkü ekonomik koşullarda evine yenilemek isteyenlere sunulan finans desteğinin önemi işaret etti. 6 ay önce evine yenilemek için başvuran kişinin katlanacağı maliyetin 2-2.5 katına çıktığına dikkat çeken Gökce, “Bu riskli yapı sonu eritmek anlamında devletimizin uzun vadeli düşük faizli kredi finansmanı sağlaması ve evini dönüştürene özendirici politikalar uygulaması gerektiğini düşünüyoruz. Kademeli emlak vergisi bunun bir tanesidir. Boş konut stoğunu kullanmak, boş konutunu riskli yapıdan çıkana kiraya verene vergi indirimi yapmak önemli araçlar olabilir” diye konuştu.