1. Anasayfa
  2. Gündem

TİP Sözcüsü Sera Kadıgil: Ne devlet ne polis, ormanı 2 yıldır kadınlar savunuyor

TİP Sözcüsü Sera Kadıgil: Ne devlet ne polis, ormanı 2 yıldır kadınlar savunuyor
0

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, ekonomideki kötü gidişat ve zamların görüşülmesi talebiyle yapılan olağanüstü toplantı çağrısı sonrası tatilin sona erdiği Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Grubu olmayan partilere yönelik kısıtlamaların sürdüğünü dile getiren Kadıgil, AKP ve MHP gruplarının itirazı ile grubu olmayan partilere söz verilmemesi kararı alındığını aktardı. Muhalefetin Meclis çağrısını kıymetli bulduklarını belirten Kadıgil, “Ancak her şeyi sadece Meclis’e odaklayan bir muhalefet anlayışının bizi sürüklediği noktayı da hep beraber görmemiz gerektiğini düşünüyorum” sözleriyle de eleştirisini dile getirdi.

Muğla’da “ranta açılmak istenen” Akbelen Ormanı’ndaki nöbete yaşanan sert polis müdahalesine değinen Kadıgil, direnişte öne çıkan kadınları hatırlatarak, “Bu bir kadın direnişi aynı zamanda” dedi. Limak ve İçtaş’ın para kazanabilmesi için kentteki geniş bir bölgenin tahrip edildiğini savunan Kadıgil, “İkizköy ve çevredeki köyde yaşayan kadınlar direniyor. 2 senedir o maden şirketlerinden o ormanı koruyan ne bu ülkenin devleti ne bu ülkenin polisi-jandarması ne Orman Genel Müdürlüğü…” ifadelerini kullandı.

Devam eden aşırı sıcakların tesadüf olmadığını ve iklim krizi ile karşı karşıya olunduğunu da kaydeden Kadıgil, “Yaşlı ve yetişmiş bir çam ormanını bir tane şirket kâr etsin diye kesime açmaktan daha büyük bir vatana ihanet yoktur” sözlerini kullandı.

“AKBELEN’DEKİ DİRENİŞ AYNI ZAMANDA BİR KADIN DİRENİŞİ”

TİP Sözcüsü Sera Kadıgil’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

* “Son 2 gündür hepimizin içini yakan hepimizin duyması, duyulması gereken bir mevzu var sevgili arkadaşlar, o da Akbelen Ormanları’ndaki direniş. Malumunuz Akbelen, Muğla’ya bağlı bir çam ormanı. Ben geçen sene oradaydım. Orada direnen köylü insanları, köylü kadınları ziyaret ettim çünkü bu bir kadın direnişi aynı zamanda. Orada kalan son yaşlı ve doğal çam ormanlarını Limak ve İçtaş Holding ortaklığında, maden çıkarabilsinler diye katletmeye ant içmiş bir iktidar tarafından yönetildiğimiz seçimin ardından 2 ay geçmemden bir kez daha yüzümüze vuruldu.

“2 TANE ŞİRKET PARA KAZANABİLSİN DİYE BÖLGEYİ DELİK DEŞİK ETTİLER”

* Akbelen Ormanları’nı bundan 2 sene önce beşli çetenin bir mensubu olan Limak ve atanamamış beşli çetelerden, en büyük taşeronlarından İçtaş’a maden arasınlar diye verdiler. Son 2 senedir orayı zaten delik deşik ettikleri yetmiyormuş gibi çevre köyleri yaşanılamaz hale getirdikleri yetmiyormuş gibi dev çukurlarla ormanları katlettikleri yetmiyormuş gibi şu an geldiler ve 2 yıldır direnen İkizköy’ün sınırına Akbelen Ormanları’na dayandılar. Bunu ne için yapıyorlar? Bunu, 2 tane şirket o toprağın altındaki madenleri çıkartabilsin ve o madenden çıkarttığı madenle para kazanabilsin diye yapıyorlar.

“NE DEVLET NE POLİS, ORMANI 2 YILDIR KADINLAR SAVUNUYOR”

* Amaçları bu ve bunu yaparken kimi kullanıyorlar biliyor musunuz? Jandarmayı kullanıyorlar. Tam 2 yıldır orada bir direniş sürüyor, geçen sene tanıştık biz kendileriyle; direnen insanlar bunlar. İkizköy ve çevredeki köyde yaşayan kadınlar direniyor. 2 senedir o maden şirketlerinden o ormanı koruyan ne bu ülkenin devleti ne bu ülkenin polisi-jandarması ne Orman Genel Müdürlüğü… Bu kadınlar savunuyor.

“JANDARMA, ORMANLARINI SAVUNMAK İÇİN DİRENEN HALKA SALDIRDI”

* Ve dün değil önceki gün, bu kadınların üzerine sayamayacağımız kadar sayıda TOMA, onlarca jandarma büyük bir hırsla saldırıya geçtiler. Sebebi ne? Oradaki ormanı yok etmek. Oradaki ormanı yok edecekler ki altındaki sahadan bu şirketler madeni çıkartsınlar ve ceplerini biraz daha şişirsinler. Tek amaçları bu. Ve insanların karşısına jandarmayı dikiyorlar. Bu ülkenin jandarması bu ülkede ormanlarını savunmak için direnen halka saldırıya geçti. Dün insanlar yaralandı. Yaşlı başlı insanları yerlerde sürüklediler. 7 kişiyi gözaltına aldılar.

“ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ, KÖY HALKINA ZULMEDEREK AĞAÇLARI KESİYOR”

* Ömrünü neredeyse bu işe vakfetmiş avukat meslektaşlarımız, İsmail Hakkı Atal dahil gözaltına alındı darbedilerek. Gaz bombasından fenalaşan 70 yaşında insanlar var, hastanede şu an tedavileri devam ediyor. Bunu yapan jandarma. Bu ülkenin jandarması… Ağaçları kesmek için jandarma eşliğinde oraya giren kim biliyor musunuz? Orman Genel Müdürlüğü! Bu ülkenin Orman Genel Müdürlüğü! Ormanlarını, ağaçlarını, kuşlarını korumakla sorumlu Orman Genel Müdürlüğü; jandarmanın korumasında oradaki köy halkına zulmederek ağaçları kesiyor şu anda. Akbelen’de bizim yaşadığımız bu şu anda. Ve tek amaçları var, bu şirketlere kâr ettirebilmek. Tek amaçları dünya iklim krizi yüzünden yangın yerine dönmüşken, tüm dünyada ve bizde yasaklansın diye mücadele ettiğimiz 3 parça kömürü çıkartıp, Limak ve İçtaş Holdingleri bir parça daha semirtebilmek. Tek amaçları bu bunları yaparken.

“DİRENİŞ ALANINDAN İNSANLARA ULAŞMAMIZ ÇOK ZOR, SİNYAL KESİCİ KOYULMUŞ”

* Buradan bir kere daha gözaltına alınan ve yaralanan tüm Akbelenlilere ve tüm çevre savunucularına bir kere daha geçmiş olsun diyoruz. Dün telefonla bilgi aldık kendilerinden, malum bugün Meclis oturumu nedeniyle buradayız. Şunu anlatıyor oradaki insanlar; jandarmanın geldiği yetmiyormuş oraya, aynı zamanda sinyal kesiciler koydular ki oradaki insanlar bu rezilliği bize duyuramasın diye. Direniş alanından insanlara ulaşmamız çok zor, canlı yayına bile giremiyorlar çünkü aynı jandarma sinyal kesici koymuş oraya. Bir devlet sırrı gibi ormanı kesmeye çalışan şirketi korumak için sinyal kesiciler koyulmuş oraya.

“JANDARMA, KÖY HALKININ EVİNİN ÖNÜNDE BEKLİYOR”

* Yetmiş mi yetmemiş? Direnişe bilfiil katılan köy halkının evinin önünde tarlalarının önünde jandarma bekliyor şu anda. O insanları yıldırabilmek için yapıyorlar. Biz de buradan TBMM kürsüsünden bir kere daha Akbelen Ormanı için yıllardır kahramanca direnen başta kadınlar olmak üzere tüm çevre mücadelesi veren insanların yanında olduğumuzu ve bu davanın takipçisi olduğumuzu bildirmek istiyoruz çünkü devam eden bir dava da var. İlk bilirkişi raporu da lehte geldi. Devam eden bir davaya rağmen yangından mal kaçırır gibi bu kriz ortamında, ağaçlarımızı yok etmeye çalışıyorlar.

“ÇAM ORMANINI, BİR ŞİRKET KÂR ETSİN DİYE KESİME AÇMAKTAN BÜYÜK BİR VATANA İHANET YOKTUR”

* Evet, ‘Bu kriz ortamında’ diyoruz çünkü sanıyoruz bu akıl almaz derecede, hiçbirimizin hayatında şahit olmadığı sıcakların bir tesadüf olduğunu hiç kimse düşünmüyordur aramızda. Çünkü bir iklim kriziyle de karşı karşıyayız. Hemen Akbelen’in karşısındaki Rodos’ta, Manisa’da ülkemizde Muğla’nın dört yanında orman yangınları devam ederken, yaşlı ve yetişmiş bir çam ormanını bir tane şirket kâr etsin diye kesime açmaktan daha büyük bir vatana ihanet yoktur.

“KIZ ÇOCUKLARININ OKUMASINA LAF EDENLER, OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE OLMASI GEREKEN ÇOCUĞUN TARLADA NASIL KATLEDİLDİĞİNİ AÇIKLAMAK ZORUNDA”

* Bugün aldığımız bir haber, bugün geldi daha. Bursa İnegöl’de mevsimlik tarım işçisi olarak Urfa’dan gelen bir ailenin 4 yaşındaki çocuğu Esmanur, ailesi fasulye toplamak üzere tarlada çalışırken; bu çocukcağız toprağın üzerinde uyurken, o toprak sahibinin kullandığı bir kamyonetin altında kaldı ve öldürüldü. 4 yaşında çocuk. Mevsimlik işçi olarak çalışıyordu ailesi. Tutuklanmış kendisini çiğneyen toprak sahibi. Bakalım her adli suçlu gibi aramıza, sokaklara karışması, bu hukuksuz ve adaletsiz rejimde kaç gün sürecek. Ama Esmanur, bizim bugün öğrendiğimiz sadece bir çocuk.

* Hani diyorlar ya kız çocukları okula gidemiyormuş, yok karma eğitim şöyleymiş böyleymiş. Kız çocuklarının okumasına laf edenler, bir zahmet dönüp okul öncesi eğitimde olması gereken bir çocuğun henüz 4 yaşında, bir fasulye tarlasında nasıl araba altında kalarak katledildiğini bize açıklamak zorundalar. Yoksa söyledikleri hiçbir şeyin hükmü yok, ciddiye alınabilecek bir tarafları yok.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir