Rock müziğin dünyaca ünlü ismi, ‘Rock’n Roll’un Kraliçesi’ lakaplı ABD’li sanatçı Tina Turner; 24 Mayıs’ta 83 yaşındayken İsviçre’de hayatını kaybetti. Turner’ın Sözcüsü, şu açıklamayı yaptı:
‘Rock’n Roll’un Kraliçesi’ Tina Turner, İsviçre’nin Zürih yakınlarındaki Kusnacht’taki konutunda uzun bir hastalıktan sonra bugün huzur içinde öldü. Onun vefatıyla birlikte dünya bir müzik efsanesini ve bir rol modelini kaybetti. Tüm kalbimizle ailesine başsağlığı diliyoruz. Tina, seni çok özleyeceğiz.
Haberin akabinde dünyanın dört bir yanındaki ünlüler ve hayranları toplumsal medyada başsağlığı dileklerini ileterek, müzikçiyi anarken; ‘Rock’n Roll’un Kraliçesi’nin acılarla dolu hayatı mercek altına alındı.
AİLE İÇİ ŞİDDET
Asıl ismi Anna Mae Bullock olan Tina, 20’li yaşlarında Ike Turner ve kümesi Kings of Rhythm ile sahne aldıktan sonra üne kavuştu. Ike ve Tina, birinci oğulları Ronnie’yi kucaklarına aldıktan iki yıl sonra; 1962’de Meksika’da evlendi. Evlilikleri dışarıdan olağanüstü görünse de; müzikçi, kocasının yıllarca süren fizikî şiddetine maruz kaldı.
Konuyla ilgili 2018’de Sunday Times’a konuşan müzikçi, “Bana şiddet uyguluyordu, zira onu terk edeceğimi düşünüyordu” açıklamasını yaptı.
Turner’ın 1978’de boşandığı eşiyle yaşadığı şiddet dolu hayatı, Angela Bassett ve Laurence Fishburne’ün ünlü çifti canlandırdığı ‘What’s Love Got to Do with It’ sinemasında de işlendi.
FELÇ GEÇİRDİ
Tina Turner, çalkantılı münasebetinin yanı sıra, yıllar boyunca travma sonrası gerilim bozukluğu (TSSB), böbrek yetmezliği, yüksek tansiyon ve bağırsak kanseri de dahil olmak üzere çeşitli sıhhat problemleriyle uğraştı.
Şarkıcı, Ekim 2013’te felç geçirdi ve bunu 2018 tarihli ‘My Love Story’ isimli anı kitabında şu sözlerle anlattı:
Aniden panik içinde uyandım. Başıma ve sağ bacağıma bir şimşek çakmış üzere hissettim ve ağzımda Erwin’e (Erwin Bach, Tina Turner’ın 2013’te dünyaevine girdiği ikinci eşi) yardım için seslenmemi zorlaştıran tuhaf bir his vardı. Durumumun güzel olmadığından şüphelenmiştim fakat aslında düşündüğümden de berbattı. Felç geçiriyordum.
Hastanede 10 gün kaldıktan sonra yürüme yetisini yine kazanan Tina, o devir ‘rehabilitasyon süreciyle ilgili hiçbir şeyin kolay olmadığını’ da söyledi.
BÜYÜK OĞLU İNTİHAR ETTİ
Şarkıcının 1958 yılında, şimdi 18 yaşındayken meslektaşı Raymond Hill ile bağlantısından dünyaya getirdiği büyük oğlu Raymond Craig; 2018’de intihar ederek hayatına son verdi.
Ünlü isim, cenazesi yakılan oğlunun küllerini Kaliforniya kıyılarına savurduktan sonra, “Bir anne olarak yaşadığım en üzücü şey. Oğlum trajik bir biçimde öldüğünde 59 yaşındaydı, fakat her vakit benim bebeğim olacak” tabirlerin kullandı.
KÜÇÜK OĞLU KANSERLE SAVAŞINI KAYBETTİ
Tina, geçtiğimiz sene Aralık ayında oğlu Ronnie’nin kolon kanserinden kaynaklanan komplikasyonlar nedeniyle hayatını kaybetmesiyle, yıkıcı bir kayıp daha yaşadı.
Oğlunun vefatının akabinde Instagram sayfasından yürek yakan bir paylaşım yapan ünlü isim, “Ronnie, dünyayı çok erken terk ettin. Istırap içinde gözlerimi kapatıyorum ve seni düşünüyorum, sevgili oğlum” diye yazdı.
“ROCK’N ROLL’UN KRALİÇESİ OLARAK HATIRLANMAK İSTİYORUM”
Tina Turner, 9 Nisan’da verdiği son röportajında The Guardian’a konuşarak; dünyanın onu nasıl hatırlamasını umduğunu anlattı.
“Nasıl hatırlanmak istersiniz?” sorusuna, “‘Rock’n Roll’un Kraliçesi’ olarak. Başka bayanlara başarılı olmak için çabalamanın olağan olduğunu gösteren bir bayan olarak” karşılığını veren müzikçi; Yaşlanmakla ilgili olarak kendisini neyin korkuttuğu sorulduğunda ise şu karşılığı verdi:
Hiçbir şey. Bu hayat tam bir macera ve ben her gün bana getirdiği şeyleri kucaklıyor ve kabulleniyorum.
“TINA’YI TANIMIŞ OLMAKTAN ONUR DUYUYORUM”
1993 imali ‘What’s Love Got to Do with It’ sinemasında Turner’ı canlandıran ve performansıyla Oscar’a aday olan aktris Angela Bassett, ünlü ismin vefatının akabinde Hollywood Reporter’a yaptığı açıklamada; “Acısını ve travmasını sahiplenen ve bunu dünyayı değiştirmek için bir araç olarak kullanan bir bayana nasıl veda edebiliriz?” diye konuştu.
Tina’nın ona söylediği son kelamları de paylaşan oyuncu, şu tabirleri kullandı:
Bana son kelamları, ‘Beni asla taklit etmedin. Bunun yerine, ruhunun derinliklerine ulaştın, içindeki Tina’yı buldun ve onu dünyaya gösterdin’ olmuştu. Bu kelamları ömrümün sonuna kadar kalbimde taşıyacağım. Tina Turner’ı tanımış olmaktan onur duyuyorum.
