Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) içindeki FETÖ’cülerden sorumlu mahrem yapı imamı ve örgüt abisi ‘Feyyaz’ kod adlı Alaattin Tabak, örgütün kriptolu haberleşme ağı ByLock kullanıcısı olduğu gerekçesiyle yargılandığı Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesince terör örgütü üyesi olmaktan 9 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
SORUŞTURMA GENİŞLETİLDİ
Soruşturmanın genişletilmesi üzerine Tabak hakkında ayrıca “Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasi ve askeri casusluk amacıyla temin etmek” suçundan Ankara 34. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dava açıldı.
Davaya Milli İstihbarat Teşkilatı da müşteki olarak katıldı. Sanık savunmasında, eczacı olduğunu, kendini savunmak için cezaevinde hukuk fakültesi okuduğunu, hakkında zaten verilmiş bir mahkûmiyet kararı olduğunu, askeri casusluk suçundan cezalandırılması istemiyle ayrıca yargılanmasına anlam veremediğini belirterek şöyle dedi:
“ALLAH’IN KILICI DAHA KESKİN VE TERAZİSİ DAHA HASSAS”
“Vicdanınıza sorun. ‘Hakim, vicdanı kanaatiyle karar verir’ diyor ceza hukuku. İnsan hayatı bu kadar değersiz olmamalı, hakimlik teminatı niye var? Hakimin bağımsızlığı, tarafsızlığı ne demek. Ben bütün bunları yanlış mı öğrendim acaba. Allah’ın kılıcı daha keskin değil mi? Allah’ın terazisi daha hassas değil mi? Hakkımda mahkûmiyet kararı varken bu davanın düşürülmesi gerekiyor” dedi.
“GİZLİ BİLGİLERİ FETÖ’YE AKTARDI”
Savcı mütalaasında MİT’in mahrem yapılanmasında sözde öğretmenlik yapan sanığın MİT personeliyle azami gizlilikle özel evlerdeki örgütsel toplantıları organize ettiği belirtildi.
Öğrenci dediği MİT çalışanlarından devlet sırrı niteliğindeki gizli kalması gereken bilgileri temin ederek FETÖ’ye aktardığı için cezalandırılmasını istedi.
MİT “HASTANE”, MİT BAŞKANI “BAŞHEKİM” DİYE KODLANMIŞ
Mahkeme, 1990’lı yılların başından itibaren terörist elebaşı Fetullah Gülen’in istihbarat birimlerine özel ilgisi olduğunu, MİT’e yönelik planlamaları bizzat organize ettiğini ve MİT mahrem imamlarına, “Elimizdeki bir MİT mensubu 10 asker kıymetindedir” diyerek MİT mensuplarının kimliklerini kutsama şeklinde okuyup üflediğini belirtti.
MİT’e ilk sızmanın 1994 yılında olduğunu, ‘Doktor Sinan’ ve ‘Tahir’ kod adlarını kullanan Murat Karabulut’un GATA mahrem yapı imamıyken MİT imamlığına atandığını belirten mahkeme, örgütün güncel MİT imamının halen ABD’de yaşayan Bülent Bişer olduğunu kaydetti.
Örgüt içinde MİT başkanlığının “Hastane”, MİT başkanının ise “Başhekim” adıyla kodlandırıldığına dikkat çeken mahkeme, MİT mahrem yapılanmasına seçilen kişilerin Türk ve Sünni kökenli olmasına özen gösterildiğine dikkat çekti.
FETÖ’nün hükümetle yaşadığı gerginliğin ardından örgüt elebaşı Fetullah Gülen’in kedisini ziyaretine gidenlere, “Bu işi burası çözer” diyerek darbenin işaretini verdiğini belirten mahkeme, yanında bulunan Cevdet Türkyolu’nun ise kulağına kısık sesle, “Hocam şimdi bunu söylemenin ne gereği vardı” diye sitem ettiğinin altını çizdi.
DEVLET SIRRI NİTELİĞİNDEKİ BİLGİLERİ ÖRGÜTE AKTARDI
Mahkeme sanık Alaattin Tabak’ın MİT’e sızan FETÖ üyelerine mahrem imamlık yaptığını, MİT çalışanlarından temin ettiği devlet sırrı niteliğindeki bilgileri örgütün menfaatleri doğrultusunda kullandığı için siyasal veya askeri casusluk suçunu işlediğine kanaat getirdi.
FETÖ’nün kendi ideoloji ile yetiştirdiği en güvendiği elemanlarını MİT’e yerleştirdiği, ardından örgütün menfaatleri ve küresel ortaklarının çıkarlarını koruma adına, devletin güvenliği ve bekasına, milli menfaatler ile milli güvenliğine ilişkin elde edilen ve özü itibariyle devlet sırrı olan bilgileri ele geçirdiğini vurguladı.
Sanık Tabak’ın, açıklanması veya öğrenilmesi, devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına, milli güvenliğe zarar verebilecek; Anayasal düzeni ve dış ilişkilerde tehlike yaratabilecek niteliği itibari ile gizli kalması gereken bilgi ve belgelere ulaştığı kaydedildi.
SIR NİTELİĞİNDEKİ BİLGİLERİ TEMİN ETMEK CASUSLUKTUR
Sanığın devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gerekenbilgileri, siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin ettiğini ifade eden mahkeme, istihbarat birimlerinde (MİT, Emniyet ve Jandarma istihbaratı) görevlendirilmiş kişilerin izinsiz bilgi paylaşımı halinde casusluk maksadının bulunduğunun kabul edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Zaman ve yer açısından, ülkeler arası ikili ilişkilerin gergin olduğu dönemlerde veya terör olaylarının yoğun yaşandığı dönemde sır niteliğindeki bilgilerin temin edilmesi halinde casusluk kastının varlığının kabul edilmesi gerektiğine işaret edildi.
TEHLİKENİN AĞIRLIĞINA GÖRE ALT SINIRDAN UZAKLAŞILDI
Mahkeme, sanığın, suçunu inkâra yönelik savunmasının tamamen cezadan kurtulmayı amaçladığını, MİT çalışanlarından haftalık, 15 günlük düzenli bilgi ve raporlar alarak yarattığı tehlikenin ağırlığı nazara alındığında ön görülen cezada alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğini vurguladı. Mahkeme sanığı 21 yıl 3 ay hapisle cezalandırdı, ardından iyi hal indirimini düzenleyen 62. Maddeyi uygulayarak cezayı 17 yıl 8 ay 15 güne indirdi. Örgüt üyeliğinden aldığı 9 yıl 9 ay hapis cezası nedeniyle tutuklu olduğu için bu suçtan dolayı da hükmen tutuklanmasına karar verildi.
Karara karşı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf başvurusunda bulunan sanığın itirazı esastan reddedildi. İstinaf Mahkemesi de, vicdani kanının tam olduğunu ve sanığın savunmalarının inandırıcı gerekçelerle reddedildiğini, kararda bir isabetsizlik görülmeyip hukuka uygun olması nedeniyle başvurunun reddine karar verdi.